325 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

    

ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ

Sılaya Giden Yol:Bir Gurbetçinin Yazı

Aktif .

Yazan: Nuray Kaya

Her yıl temmuz güneşi gökyüzünde parlamaya başladığında, Avrupa’nın sokaklarında bir telaş başlar. Frankfurt'ta bir markette kasiyerlik yapan Ayşe abla, Paris banliyösünde inşaatta çalışan Mehmet amca, Rotterdam’daki garson Yusuf… Her biri ajandasındaki aynı tarihi işaretlemiştir: “Sıla zamanı.”

Gurbetin yorgun omuzlarında biriken özlem, o günlerde yerini tatlı bir heyecana bırakır. Uçak biletleri alınır, arabalar servise verilir, valizler hazırlanır. Ama valizlere sadece kıyafet, çikolata, hediyelik eşya değil; yıllardır biriktirilmiş hasret de doldurulur. Çünkü bu yolculuk, yalnızca bir tatil değil, bir kavuşmadır.

Türkiye'ye iniş anı... O an, bir hayatın film şeridi gibi gözlerden geçişidir. Gümrük kapısındaki memurun Türkçe "Hoş geldiniz" sözüyle gözler dolar. Çünkü bu topraklar sadece doğduğun yer değil; nefes aldığını hissettiğin yerdir.

Memleket köylerine doğru yol aldıkça, asfalt yollar anılara karışır. Yokuşlar, virajlar, suskun dağlar... Her kıvrımda çocukluk saklıdır. Ve sonra, köy tabelası belirir. Kalp, hiç olmadığı kadar hızlı çarpar. Evin damı görünür; kapının önünde bekleyen yaşlı bir çift el, gözü yolda bir ana...

O evde yıllardır yanmayan ocağın dumanı tüter yine. Bahçede aylarca oturulmayan sandalye çıkar güneşe. Ocağın üstünde tencere kaynar, ekmek kokusu sarar evi. Anneannenin ördüğü danteller, dedenin sarıp sakladığı tespihler, hala senin için tutulmuş yatağın serinliği… İşte sıla, tam da budur.

Çocuklar için bu köy, bir açık hava müzesi gibidir. Almanya’daki tabletleri bırakıp, burada çamurla oynarlar. Fransa’daki lunaparkı unutur, burada dereye taş atarlar. Türkçeyi çat pat konuşsalar da, hisleri anlar. Çünkü bu toprakla kanlarının arasında görünmeyen bir bağ vardır.

Ama her masal gibi bu yaz masalı da çabuk biter. Vedalar gelir. Havaalanında sarılmalar, arabalarda son bakışlar, “kendine iyi bak”lar... Gurbet tekrar başlar. Ama bu kez yanında bir parça memleket taşırsın.

Ve bilirsin ki, ne zaman toprağa bastığında yüreğin hafifliyorsa, işte orası senin evindir.

O yüzden, memlekete sadece beden değil, ruh da gelir; tatil bitse bile, o ruh burada bir yerde kalır...

www.yesilakkus.com Köşe Yazarımız Nuray Kaya

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile